29 Mayıs 2010 Cumartesi

ScriptShadow: The Social Network (Facebook Movie)

ScriptShadow: The Social Network (Facebook Movie)

4 Nisan 2010 Pazar

Ezik

Ezik Alm. Quetschung (f), Fr. Contusion (f), İng. Bruise. Bir darbe veya sıkışma sonucunda deride meydana gelen hasar. Derin dokularda meydana gelen ezilme. İnsanın derisi bir yere sıkışınca, ezilince, oraya kan toplanır. Morarır, sızlar, çok acır. Buna ezik veya contusion denir. Bazı insanlarda ezik sonucu morarmalar, daha kolay meydana gelir. Eziklerdeki şişme ve morarmanın sebebi tahrip olan damarlardan doku arasına kaçan kandır.

Belirtileri: Ezikte ciltte renk değişikliği olur. Ezik önce kırmızı-pembeyken, sonra mavi yeşil-sarı renge dönüşür. Şişme olur. Ağrılı veya ağrısız olabilir. Eğer ezik kemiğin hemen üstünde ise daha fazla rahatsızlık verir. Kan geri emildikçe ezik solar. Eziğin iyileşme süresi büyüklüğüne göre değişir. Doku arasındaki olan kanama yerçekimi ile aşağıya doğru hareket eder. Kaşa yapılan bir darbe bu şekilde göz etrafında morarma yapabilir. Bazı kan hastalıklarında darbe olmamasına rağmen sık morarma olur. Yaşlılarda da cilt elastikiyetini kaybettiği için damarlar kolay kanar. El ve ayak sırtındaki ezikler geç iyileşir. Çünkü buralardaki kanamaların geri emilimi uzun sürer.

Bir ezik, kesik ve çizik sonucu dışarı açılırsa mikrop kapabilir.sağlıkdurumunuz bozulur.Dolaşımın zayıf olduğu ayak ve ayak bileği çevresinde bu durum tehlikelidir. Yaşlılarda iyileşmeyen müzmin bacak ülserlerine sebeb olabilir.

Tedavisi: Yaralanmadan hemen sonra uygulanan buz paketi morarmayı azaltır. Eziğe, morarma meydana geldikten sonra yapılacak fazla bir şey yoktur. Bir ezikle karşılaşıldığında başka bir harabiyet, kırık olup olmadığı araştırılır. Doku arası kanamayı önlemek için yaralanan bölge desteklenir. Şişi azaltmak için eziğe bir buz paketi veya soğuk kompres (tazyik) uygulanır. Gerekiyorsa kompres esnek bir bandajla eziğin üstüne tesbit edilir. Ezik olan bir kol boyun askısıyla desteklenebilir. Ezik bölge bacakta ise hastanın yatırılıp bacağın yastık vasıtası ile yukarı kaldırılması faydalıdır. Ezik gövdede ise baş ve omuzların aşağısına yastık konarak gövde kaldırılır.

Ağrı fazla ise, hareket kısıtlılığı varsa, morarma, darbe olmadan kendiliğinden oluşmuşsa, doktora müracaat edilmelidir. Kurşun suyu veya (Eau de Goulard) denilen süt gibi beyaz, bulanık su eziğe çok iyi gelir. Eczanelerde satılan bu su, gazlı bez üstüne dökülür ve morarmış yer üstüne konur. Ağrı, sızı çok kısa zamanda kaybolur. Kurşun suyu yok ise, bir gazbezi üzerine Lasonil ismindeki merhem sürülerek deri üzerine konur. Sargı bezi ile üzeri bağlanır. Deri yırtılmış, kan çıkmış ise kurşun suyu sürülmez. Yara oksijenli su ile yıkanıp temizlendikten sonra merhem sürülüp sarılır.

Suni Solunum ve Kalp Masajı

Suni Solunum ve Kalp Masajı Kendi kendine solunumun olmadığı durumlarda, akciğerlerin havalandırılmasını sağlamak ve durmuş olan kalbi yeniden çalıştırmak için yapılan işlemler.sağlık sorunu oldugunda yapılabılınır. Boğulma, asılma, elektrik çarpması, karbon monoksit zehirlenmesi gibi hallerde ve genel olarak zahiri ölüm halindeki insanlarda, özellikle nefes alamayan bebeklerde, mümkün olduğu kadar çabuk tatbik edilmelidir. Bütün vakalarda önce üst solunum yollarını tıkayan engeller ortadan kaldırılmalıdır. Boğulma halinde ağızdaki suyu ve salgıları boşaltmak; asılma halinde ipi kesmek; elektrik çarpmasında akımı kesmek; gazla boğulma hallerinde hastayı temiz havaya çıkarmak gereklidir.

Bu tedbirler alındıktan hemen sonra, normal solunum geri gelinceye veya bir cihazla, sun'i solunuma başlayıncaya kadar ağızdan ağıza, ağızdan buruna veya elle sun'i solunum yaptırma manevralarından biri uygulanır. Sun'i solunumun zamanında başlatılması çok önemlidir. Çünkü beyin hücreleri oksijensizliğe 4-5 dakikadan fazla tahammül edemezler.

Ağızdan ağıza solunum metodu: Hasta sırt üstü dümdüz yatırılır. Baş iyice arkaya doğru gerdirilir ve bir elle iyice arkaya doğru bastırılır, burun tıkanır. Sonra ağız açılır, ağız boşluğu temizlendikten sonra, alt çene öne doğru çekilir, dil bir bezle altçene dişlerinin üstüne doğru bastırılıp hareketsiz tutulur. Dudaklar hastanın ağzına yapıştırılır. Dakikada 12-16 defa olacak şekilde üflenir. Bu üflemelerde hastanın göğsü genişlemelidir. Çocuklarda üfleme ritmi daha fazla olmalıdır. Kurtarıcı ağzını ayırıp çeker, hastanın göğüs kafesi küçülür ve böylece hasta kendiliğinden nefes vermiş olur.

Ağızdan ağıza solunum baş enseye doğru gerdirilmek şartıyla (yolda kaza geçiren veya yıkıntı altında kalan kimseler vs.) oturma durumunda da uygulanabilir.

Ağızdan buruna solunum metodu: Yukarıdakine benzer bir usuldür. Üfleme, ağız kapatılarak burun yoluyla yapılır.

Küçük çocuklarda aynı anda hem ağızdan hem de burundan üflenebilir.

Bu usuller herkes tarafından her yerde ve her durumda uygulanabilir. Kurtarıcı çok çabuk yorulacağından nöbetleşe kurtarıcı değiştirmek gerekir.

Elle yapılan manevralar: Hastanın göğüs kafesini, nefes alma ve verme hareketlerine benzer ritmik hareketlerle bastırmak ve genişletmek esasına dayanır. Göğüs kafesi esnek olduğundan üzerine basılınca nefes zorla dışarı çıkar, baskı kalkınca göğüs genişler, eski haline gelir ve tekrar nefes alınır. Bu sırada kollara yaptırılan hareketlerle nefes alma kolaylaştırılabilir.

Schaefer metodu: Yüzü koyun yatan hastaya uygulanır. Kurtarıcı bel hizasında ata biner gibi hastanın üzerine çıkar, el ayalarıyla göğüs kafesi üzerine bütün ağırlığıyla basar ve nefes vermeyi sağlar, baskı kalkınca göğüs kafesinin esnekliği sayesinde, nefes alma meydana gelir. Bu metodda ağzın boşalması kolaylaşır. Ancak solunum yetersiz kalabilir.

Nielson-Hederer metodu: En üstün tekniktir. Ancak iki kurtarıcı gerekir. Hasta yüzükoyun yatırılır, kollar bükülür, baş eller üzerine yerleştirilir. Kurtarıcılardan biri Schaefer metodunda olduğu gibi, nefes vermeyi sağlarken ikinci göğsü yerden hafifçe kaldıracak şekilde dirsekleri bükerek nefes almayı sağlar. Eğer kurtarıcı tekse hastanın başucuna oturur ve iki zamanlı hareketi şöyle ayarlar: Nefes alma yukarıdaki gibidir, nefes verme ise dirsekler yere bırakıldıktan sonra, kürek kemiklerine bastırılarak sağlanır. Bu usul oldukça yorucudur. Suni solunumu 15-20 dakika hatta bir saat veya daha fazla uzatmak gerekebilir. Çünkü kendi kendine solunum başlayıp tekrar durabilir.

Elle çalışır respiratörlerle sun'i solunum: Bir maskesi, bir konnektörü, bir kapağı ve bir balonu vardır. Bu şekilde olanlara Ambu respiratörü denir. Maske hastaya uygulandıktan sonra, balonun ritmik olarak sıkılması ile balondaki hava hastanın akciğerlerine geçer. Ambu'ya oksijen de katılabilir.

Otomatik respiratörlerle sun'i solunum: Bu amaçla kullanılan respiratörler özelliklerine göre başlıca iki gruba ayrılırlar:

1. Volümetrik respiratörler: Örnek olarak Spiromat'ı gösterebiliriz. Hiç solunumu olmayanlarda kontrollü solunumu sağlar. Buna karşılık yardımcı solunumda, hastanın solunumuna adaptasyonda zorluklar vardır. Volümetrik respiratörler, yüksek kapasitelidir. Elektrikle çalışırlar, oksijen oranı solunum hacmi, adedi, soluk alma-verme basınçları ve aralarındaki oran direkt ayarlanır.

2. Manometrik respiratörler: Örnek; Bird ve Bennet'tir. Oksijen veya havayla çalışır. Yardımcı solunuma da kolayca uyarlar. Kullanılmaları kolaydır. Fakat özellikle çok şişmanlarda volümetrik respiratörler kadar etkili değildirler.

Kalp masajı: Kalbi durmuş olan şahıslara en geç 5 dakika içinde kalp masajına başlanmalıdır. Daha geç kalındığı takdirde, kalp yeniden çalıştırılırsa bile, şahıs bitkisel hayata girecektir. Zira, beyindeki sinir hücreleri kansızlığa 4-5 dakikadan fazla dayanamazlar.

Kalbi duran şahsın, derhal şuuru kaybolur ve yere yıkılır. Fakat her şuuru kapalı veya baygın şahsın kalbi durmuş demek değildir. Şuuru kapalı bir halde yatan şahsın kalbinin çalışıp çalışmadığını anlamak için, önce nabzına bakılır, nabız alınamıyorsa göğsün üzerinden kalp kontrol edilir, çalıştığına dair bir alamet yoksa, derhal kalp masajına geçilir.

İki türlü kalp masajı vardır: Açık masaj ve kapalı masaj. Pratikte uygulanan kapalı kalp masajıdır. Açık kalp masajı, elle direkt olarak kalbin sıkıştırılması suretiyle yapılır ki bu da ancak ameliyatlar esnasında mümkün olabilir veya kapalı kalp masajında bir netice alınamazsa ve başka imkan da yoksa, göğüs kafesinin kırılması suretiyle kalbe açık masaj yapılabilir.

Kapalı kalp masajı: Etkili bir sun'i solunum sağlanır sağlanmaz, etkili bir kalp masajına başlanmalıdır. Etkili bir kapalı kalp masajı için hastanın sert bir yere yatırılması çok mühimdir. Eğer hasta yatakta yatıyorsa, yatağın altına tahta vs. gibi sert bir şey konulmalıdır. Kalp masajını yapacak şahıs hastanın sağına geçer, hafifçe hastanın üzerine eğilir. Dirseklerini kırmadan sol elinin ayasını göğüs kemiğinin (= sternumun) 1/3 alt bölümüne yerleştirir. Bu elini artık hiç yerinden oynatmayacaktır. Sağ elini de sol elinin üzerine koyar. Omuzlarından kuvvet alarak göğüs kemiğini 3-5 cm içeri itecek şekilde kuvvetle bastırır, yarım saniye bu vaziyette bekler, sonra sağ elini gevşetir. Bu işleri ritmik olarak dakikada 60-70 kere tekrarlar. Etkili kalp masajı sırasında normal kan akımının 1/3'ü yaklaşık 30-50 mm cıva basıncıyla çevreye gönderilebilir. Kendine getirme işini bir kişi tek başına yapıyorsa, arka arkaya 5 kalp masajı yaptıktan sonra, sun'i solunum yapar ve aynı işi bu şekilde devam ettirir. Kendine getirmeyi iki kişi yapıyorsa, yine her bir sun'i solunuma karşılık 5 kalp masajı yapılmalıdır. Kapalı kalp masajına hiçbir sebeple 5 saniyeden fazla ara verilmemelidir.

Kapalı kalp masajının bazı komplikasyonları olabilir: Göğüs kemiği kırığı, kaburga kırıkları pnömütoraks (göğse hava kaçması), hemotoraks (akciğerleri örten iki tabakalı göğüs zarlarının arasında hava ve kan toplanması), aort damarı yırtılması, dalak ve karaciğer yırtılması gibi. Bunlara mani olmak için, elin göğüs kemiğindeki yerinden daha aşağıda olan ksifoid (göğüs kemiğinin hançer şeklindeki alt ucu) üzerine kaymamasına özellikle dikkat edilmelidir. Ayrıca göğüs kemiğinin alt ucuna veya kaburgalar üzerine basınç tatbik edilmemelidir. Tatbik edilen basınç çok ani ve çok şiddetli olmamalıdır. Göğüs ve karın üzerine aynı zamanda basınç yapılmamalıdır: Sun'i solunum esnasında kapalı kalp masajına ara verilmelidir.

Sun'i solunum ve kapalı kalp masajıyla femoral (uyluk) veya karotis (boyun) atardamarında nabzın alınması, göz bebeklerinin küçülmesi, morarmanın gerilemesi ve normal solunumun geri dönmesi temel hayat desteğinin başarıyla yapıldığının önemli bulgularıdır. Bu şekilde temel hayat desteğini devam ettirirken, bir yandan da ileri hayat desteğinin teminine geçilmelidir. Bu da mutlaka hastane şartlarında olmalıdır.


DİKKAT: Suni solunum ve kalp masajı sadece yeterli donamıma sahip sağlık personeli ve bununla ilgili eğitim almış kimseler tarafından yapılmalıdır. Bu konuda eğitim almadıkça kimseye müdahale etmeyiniz, en kısa sürede 112 Acil hattını arayınız.

Toksit bakteriyel besin zehirlenmesi

Bakteriyrel besin zehirlenmesi bağırsağa bulaşmasıyla başlar. (bölüm 2) . bunun sebebi besinlerde üretilen toksinlerin önceden bağırsağa nifız etmesidir

Bu bölümde toksin üretmekten sorumlu organizmaları örneğin staphylococcus aureus, clostridium botulinum, bacillus cereus ve diğer bağırsağa etki eden toksinleri mesela clostridium prefingens, B. cereus (ishal), enterogenic Esherichia coli (ETEC), ve enterohaemorrhagic Eschericha Coli (EHEC.

Shigella,pleisiomonas ve aeromonas gibi arasırada olasa besin zehirlenmesiyle birleşerek toıksin üreten ve bölüm 4'te tartışacağımız diğer bahkteriler.

3.1 STAPHYLOCOCCUS AUREUS

3.1.1 Patogenesis
Besinle taşınan toksinlerin bakteriler tarasından bağırsağa salgılanmasıuyla Staphylococcal besin zehirlenmesi olur.Bunlar Staphylococcal entoksin ve 8 serolojik ayrı tür(A,B,C1,C2,C3,D,E ve F)bunlarda uzun zamandan beridir belirlenmişti.Entertoksin F toksinlerin şok toksin sendromlarının biyokimyasını gösterir.Toksit şok sendrom toksin1(TSST-1) aybaşı boyunca kullanılan tamponlarlaçok sık işbirliği yaparak toksin şok sendromunu üretir.
Öncül patogenesis deneyimler bize Staphylococcal besin zehirlenmesinin cholera toksin gibi klasik bir entertoksin olmadığını göstermiştir.Ta ik bağırsak salgısıyla direk rol oynadığını bilene kadar.Toksinlerin hareketleri bağırsakta etkili olmasına rağmen stimulus kusma merkezine etki ederek beyin yoluyla vagus nörüne ve neurotoksinlere ulaşır.

Besindeki bakterinin aktif büyümesi devam ettikçe toksin üretimi devam eder ve bu depolama denilen olay sık devam eder.Her toksin tek başına bir polypeptide zinciridir ki bu zincir 30 dakikanın özerindeki kaynamalara karşı birçok proteoytik enzimleri korur.Ama yinede bu sebzesel salgılar bazı durumlarda hayatta kalamazlar.Örneğin eğer toksin besinin içerisinde üreyebilirse pişirilme işleminden sonra bakteri ölse bile toksin faaliyetlerini eksiksiz sürdürebilir.Entertoksin türlerinden en çok tellaffuz edeleni(besin zehirlenmesinde)Staphylococcal entertoksin A(deniz) ki bu entertoksin yaklaşık %75'ini kapsar organızmada SED de besin zehirlenmesinin 2. en önemli nedenidir.Öncül çalışmalar entertoksin türlerindeki bir birlikteliği besinler ve staphylococci(ör. insan derisi)'ni kaynak göstermiştir.Her ne kadar birçok bulgu bu entertoksin üretildiğine dair SEA dan daha fazlaysa da kliniksel kanıtlar çok daha doğru orijinal düşüncelerden.Genellikle,yaklaşık olarak %15-20'si staph. areusinsan vücuduna entertoksin olarak bulunur;bu da bize besin-ellemenin bulaşmaktaki önemini gösterir.

3.1.2 Kliniksel Makaleler ve Tahminler

Bu tür besin zehirlenmeleri karakteristik bulantı,kusma,karın ağrısı ve halsızlıktır çok sık olarak ishal görülür ama az olarak görünmeyebilir.Zehirli besinin alınmasından yaklaşık olarak 1 ile 6 saat sonra kendisini gösterir.Ama bir çok hasta genelde 24 saat içerisinde tamamen toparlanır.

Spesifik bir terapinin olmaması ve organizmanın yavaşlaması bize semptomların ciddi şekilde yeterli olduğunu ve %10'un üstünde vakalar dışında hastahaneye gerek olmadığını gösterir.

3.1.3 Vaka ve epidemiology (Salgın Hastalık)

Birleşik Amerika'daki ikinci en sık rastlanan besin zehirlenmesi vakası ve tutanaklara göre Macaristan'da.İki ülkede de beslenme alışkanlıkları aynı gibi ve tabii ki salgın oranı da öyle.Bilinen yemeklerle ve birçok besin aracılığı ile Birleşik Devletler'deki hastalığın salgın olduğu öne sürülüyor.Grafikler gösteriyor ki staph.aureus besin zehirlenmesine İngiltere ve Japonya'da çok az rastlanılıyor.Her ne kadar bu oranların kaydedilmesi zor olsa da görüntü bu.
Staph.aureus genellikle besinlere insan tarafından taşınıyor;yani bu insan eliyle veya çapraz contamination denilen(kaşık,bıçak,kürdan,cam,düğme)gibi durumlarda oluyor.Özellikle inek ve sığırlarda alınan günlük ürünlerde enfeksiyon bulaşabilir,%25 ile %50 oranında staph.aureus insanlardan besinlere bulaştırılıyor maaleseef birçok burkulma,yara,bere besin zehirlenmesine neden oluyor.3 gruba bağlı olarak ve bu nedenle de hastalığın ortaya çıkması çok kolay olabiliyor.

Staphylococcilnip(Bölüm 2.1)phage türleri epidemiolojinin araçları olarak,besin zehirlenmesinin salgınının belirlenmesinde uzun yıllar kullanılıyor.Besin zehirlenmesinin staphylococcal ile ortaklığı kontrol edildiğinde entertoksin üretimi ve bunun izole edilmesinin mümkün olunabildiği anlaşılmıştır.Yine de her zaman entertoksin üretiminin tek başına kaynak olmadığı da görülmüştür;ve bu durumlarda da phage türünün kombinasyonu,karakteristik entertoksin üretimi çok önemlidir.

Genus Staphylococcus pıhtılaşma testi üzerinde geleneksel olarak olarak 2 gruba ayrılıyor .geniş ana besin zehirlenmesi staph.aureus(Pozitif pıhtılaşma)iken diğer geriye kalanın ise negatif pıhtılaşma şeklinde olduğu kaydedilmiştir. Negatif pıhtılaşmanın olduğu Staphylococci bir kenara atılmamalı eğer özellikle besinde çok sayıda bulunduğu hallerde;ama staph.epidermidis normal deri ve hijyenin az olduğu yerlerin bize hatırlatıyor.Dahası organızmada entertoksin üretime zayıf çalışıyor.

Son zamanlarda 2 yeni tür staph.intermedius ve staph.hyicus ki bunlar pıhtılaşma ve DNase de pozitif çıkarlar ve entertoksin taşırlar.Yinede şu anda bu besin zehirlenmelerinin önemi bilinmiyor.

3.1.4Ekoloji ve Besin Maddeleri

Staph.Aureus deri üzerinde bulunan ve insanlara burun yolu ile de geçebilen ana patogendir.Bu organizmalar havada,sütün içinde ve pis su(lağımda)görülebilir.
Bu çeşit besin zehirlenmesi daha çok pişmiş yemeklerin soğuk yenmesinden,örneğin yumurta ve et,hazırlanmış olan krema ve diğer günlük besinlerden(tablo 3.5)bulaşır.Pişmiş yiyeceklerde az sayıda entertoksin bulunur.

3.1.5 Kontrol

Staph.aureaus besin zehirlenmesinin kontrolündeki ana problem insanlara elle geçecek kadar kolay oluşundan ve yüksek oranda insanda üremelerinden kaynaklanır.İdeal olarak besin ellenir ellenmez pişirilmelidir.Bu bakterilerin çoğalmadan yok edilmesi olarak da nitelendirilebilinir.Besinler gerekli sıcaklıkta korunmalı ve normal pişirmeyle yok edilebilmeli.Açıkçası besinlerin her zaman ellernir ellenmez pişirilmesi münkün değildir.Ek olarak soğuk yenen yiyecekler dokunulduktan sonra yeseler bile bazen artıp saklanırlar.Dokunmaya minimize etmek pişirmeden ve servis ederken bunu sağlamak lazım.

3.2 Clostoridium Botulinum

Clşostridialar gram-pozitif anaerobik,endospore-forming bacilllidirler

3.2.1 Pathogenesis

Botulism botulinum toksinlerinin üretilmesiyle oluşur bunlar protein aceous neurotoksinleridir ve çok kuvvetli doğal zehir olarak protein aceous neurotoksinleridir ve çok kuvvetli doğal zehir olarak bilinirler.Klinik testleri ve hayvanlar üzerinde yapılan testlerde bunların öldürücü derecede toksin üretebildikleri anlaşılmıştır(0.1 ve 1.0 Mg).Bilinen 7 çeşit botulinum toksinine rağmen A,B ve E çok seyrek olarak da F ve G insanlar üzerinde etkilidir.Önce toksinler hızla çoğalır vücuda yayıldıktan sonra 24 saat içerisinde ölüm vakalarına rastlanmıştır.

Besin kaynaklı botulism çevreden buluşan sporlarla olur.Bunlar pişirme ve korumayla öldürülemezler ve uygun koşullarda hemen çoğalmaya başlarlar ve toksin üretmeye başlaralar.Maaleseef ki 80'C'de 10 dakika ısıtılsa bile bunlar yaşayabilirler.Düşük sıcaklıkda da çoğalamazlar veya düşük pH değerinde 4'C ve pH 4 değerinde çoğalırlar.

3.2.2 Kliniksel Bulgular

Botulismin belirtileri 12 ve 36 saat arasında kendini gösterir.Bu süre bazan 8 gün olabilir bu durum toksinin dozajına göre değisir ,kaslarda zayıflık başgösterir.Ama mide buluntası,kusma ve ishal da olabilir ama her zaman değil.asphyxiationların olmaya başlaması solunum problemine yol açar.
Bilinen diğer 2 botulism türü ise yara botulism ve çocuk botulismi.Yara botulismi neurointoxinationa bağlı olarak yaradı filizleniyor.Çocuk botulismi ise yeni keşfedilen bir botulism türü.Bu türde sporlar kişide filizleniyor ve kişiye nüfus ederek vivo denilen toksin salgılıyor.Son zamanlarda bir çok ergin insanda da bu vakaya rastlandı.

3.2.5 Ekoloji ve Besin Maddeleri
İnsanlara ve hayvanlara nüfuz edebilen bu hastalık toprak ve çamurla sebzelerde buluşarak geçebilir.Anaerobik koşullara ayak uydurabilir hatta 2 saat kaynar suda bile sporlar ölmez sadece yoğun bir basınçla öldürebilir.Sporlar eğer yokedilmemişse sebzesel salgılardan giriş yapıp filizlenebilir toksinlerini de yaymaya başlarlar.

Geleneksel olarak botulism evde saklanan besin ve sebzelerden insanlara bulaşabilir ama bunun önemi de son yiıllarda azaldı.Son zamanlarda bu hastalık etlerle geleneksel yemeklerle azaldı.Son zamanlarda bu hastalık etlerle,geleneksel yemeklerde ve sebzelerle çok kolay bulaşabilir.Zehirli besinlerin hepsi çok tehlikeli çünkü fenalaşma belirtileri bile göstermiyor.

3.2.6 Kontrol
Cl .botulinum'u kontrol etmenin bilinen metodu besinleri dizayınlarını korumak ve organizmalar tarafından zarar görmelerini önlemek besine yapılacak olan bir veya birkaç faktötrü kapsar :pH,aw(su aktivitesi),soğutma,tuz,Eh(redox potansiyeli),nitrit,kutulamak ve duman.Buna rağmen birçok saklanmış besin potansiyel tehlikelidir,Cl botulinumun çoğalması ve toksin sayılaması

3.2.3 Tahminler
Botulism ciddi bir hastalıktır ama bazen kişinin bağışıklık sistemi ve anti-toksinlerin aşamada olması ölümle sonuçlanabilir.1949'dan önce ölüm vakaları %60 iken şu sıralar %10 gibi çok az bir oranda.1989 arası 30 vakadan da az botulism besin zehirlenmesi kaydedilmeştir.İngiltere'de en çok salgın bu ülkede 1989 yılında 27 hasta şeklinde gelişti(tablo 3.7),yoğurtla karıştırılmış fındık ezmesi zehirlenmeye yatkın besinlerdir.Bu da İngiltere ve Kuzey Galler'de tüketilir.Çin ve Alaska'da son 30 yılda 1000 salgına rastlanmıştır.Bu bögelerde botulism geleneksel yemeklerle örneğin balık ve saklanmış fasulye ve diğer pişmemiş yemeklerle çok kolay bulaşabiliyor.

Coğrafik olarak toksinler hastalıklar yapabiliyor örneğin Çin'de A türü kuzey batı bölgesinde B türü kuzey ve E türü de kuzey doğu bölgesinde çok yaygındır.Alaska'da yapılan 30 yıllık bir çalışma E türünün %73 oranında laboratuvar sonuçlarından salgınlığını tespit etmiştir.İngiltere'deki son zamanlardaki fındık ezmesi zehirlenmesi salgınından B türünün sorumlu olduğu anlaşılmıştır.sağlıkbozulur.

Soba Zehirlenmesi

Karbon monoksit renksiz, tatsız, kokusuz, yanıcı, zehirli bir gazdır. Duvarlardan bile sızabilir. Vücuda solunum yolu ile girer. Karbon monoksit vücutta parçalanmaz, solunum yoluyla dışarı atılır. Karbon monoksit zehirlenmeleri sıklıkla kapalı bir ortamda meydana gelen yanma sırasında olur (bacası çekmeyen şofben, soba, ocak gibi) ayrıca karbon monoksidin kullanıldığı veya üretildiği iş kollarında da meydana gelebilir. Solunum zehiri olan karbon monoksitle meydana gelen zehirlenmelerde kısa süre içerisinde tıbbi müdahele yapılmazsa, zehirlenemeler ölümle sonlanabilir.
Tehlike kaynakları
- Kapalı ortamda meydana gelen yanmalar (açık ocaklar, bacası çekmeyen soba - şofbenler, bacasız gaz sobaları gibi).
- Isıtma amacıyla kullanılan her tür soba ve ocakta (havagazlı, linyitli, kok kömürlü v.b.) yanma sırasında oluşur.
- Karbon monoksit, havagazı ve jeneratör gazlarının bileşiminde bulunur. Ayrıca kokhane gazlarında, yangın ve patlamalarda çıkan dumanlarda vardır.
- Motorların ekzos gazlarında vardır (benzinli motorlarda çok, di esel motorlarında daha az.). Özellikle kapalı garaj, park binaları, feribotlar, motor onarım ve bakım işlikleri bu bakımdan tehlikelidir. Ayrıca:
- Yanlış yapılmış ve defektli her tür ısıtma sistemleri,
- Açık ocaklar,
- Karbon monoksitli gazların üretimi, dağılımı, kullanımı,
- Tünel, maden ocağı gibi yerlerdeki yangın ve patlamalar,
- Kimya endüstrisinde karbon monoksit kullanılan işlemler, başlıca tehlike kaynaklarıdır.

Etki Şekli
Karbon monoksidin zehirli etkisi hemoglobine (Hb) (kanda oksijen taşıyan eritrositlerin (kırmızı kan hücrelerinin) içeriğinde bulunan bir madde) oksijene göre çok daha fazla bağlanmasından kaynaklanır. Ortaya çıkan karboksihemoglobin (CO-Hb) hipoksemiye neden olur. Bu birleşme geri dönüşümlüdür, yani ayrılabilir.

Karbon monoksidin hemoglobine olan bağlanma kapasitesi, oksijeninkinden ortalama 300 kez daha güçlüdür. CO-Hb bileşiminin tüm vücut genelindeki durumu zehirlenmenin derecesini belirler. Bu da şu etkenlere bağlıdır:
- Soluk alma havasındaki CO konsantrasyonu,
- Solunum dakika hacmi, etki süresi,
- Hemoglobin miktarı.


Zehirlenme (Akut)
Hemoglobinin % 20si CO-Hbe dönüştükten sonra belirtiler giderek şiddetlenir:
- başağrısı
- baş dönmesi
- bulantı, kusma,
- taşikardi ve kan basıncı yükselmesi,
- bazen pektanjinöz yakınmalar,
- kulak çınlaması,
- dalgınlık,
- genel bitkinlik,
- apati,
- bazen kas kranpları,
- cildde kiraz kırmızısı renk,
- bilinç kaybı (% 50 CO-Hb oluşumunda),
- Ölüm (% 60-70 CO-Hb oluşumunda)

Kronik Sağlık Bozukluğu
Düşük miktarlarda uzun süre maruziyete bağlı zararları öncelikle merkezi sinir sistemi ve kalpte ortaya çıkar.Dar anlamda kronik karbon monoksit zehirlenmesi tartışmalıdır. Ne var ki, yinelenen, az miktarda, ancak uzun süreli maruziyetlerde, psikolojik ve sinirsel bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Akut zehirlenmelerinin bıraktığı sekeller de bunlara katılabilir.
- Uyku, bellek bozuklukları, parkinsonizm,
- görme ve konuşma bozuklukları,
- kalpte aritmiler, miyokard zararları.

Özel Laboratuvar Testleri
Kanda karboksihemoglobin (normalde kandaki Hbnin % 1i COHbdir, sigara içenlerde % 10a kadar saptanabilir, tolere edilebilen üst sınır: % 20, eksitus: % 60-70)
Solunum (dışarı verilen) havasında karbon monoksit.
sağlıkbozulur.
İlk Yardım
- kazada yerinden uzaklaştırma, temiz havaya çıkarılmalıdır
- suni solunum,
- gerekirse entubasyon,
- oksijen verilir
- solunum ve dolaşıma yardımcı ilaçalr verilir,
- hasta sıcak tutulmalıdır.
Suni solunum ve gerekirse kalp masajı uzun süre yapılmalıdır.

Sıcak ve Soğuk Çarpmalarında İlk Yardım

Normal vücut ısısı 36 - 37 °C dir. Bu ısı, karmaşık mekanizmalarla sabit tutulmaya çalışılır. Normalde, vücudun ısı düzenleyici mekanizmaları iyi çalışır ve organizma (vücut) belirli ısı değişikliklerini oldukça iyi tolere edebilir.

Ancak, organizma başa çıkabileceğinden fazla sıcağa maruz kalırsa hastalıklar oluşabilir : sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması gibi. Ya da tam tersi, başa çıkabileceğinden düşük ısıya maruz kalırsa yine sorunlar ortaya çıkacaktır : kısmi veya tam donma gibi.

SICAK KRAMPLARI :

Aşırı egzersizden sonra, genellikle, bacak kaslarında görülen ağrılı kas spazmlarıdır.

İlkyardım:

* Kişi gölgelik ve/veya serin bir yere alınır,

* Hasta yatırılarak (veya oturtulabilir de) kramp geçene kadar kasları dinlendirilir. Özellikle sporcuların tekrar antremana

başlayabilmeleri için en az 12 saat dinlenmeleri gerekir.

* Su (veya dengeli elektrolit solüsyonu; limonata, ayran vb) içirilebilir. Sıcak krampında vücutta yeterli elektrolit vardır, ancak kramp

nedeniyle dengeli dağılımı engellenmiştir o nedenle bol sıvı içmenin yanı sıra dinlenme çok önemlidir.

* Tedavi edilmezse sıcak bitkinliğine dönüşebilir.

SICAK BİTKİNLİĞİ (yorgunluğu; baygınlığı) :

En sık görülen sıcak acillerindendir. Aşırı terleme nedeniyle, aşırı sıvı-elektrolit (su - tuz) kaybı ortaya çıkar. Bunun sonucunda ise aşağıdaki belirtiler görülür :

- Aşırı terleme sonucu cilt soğuk ve nemlidir,

- Baş dönmesi, bayılma hissi olabilir,

- Nabız hızlı ve zayıftır,

- Vücut ısısı artmıştır, ancak 39°C üstüne çıkmaz.

İlkyardım:

* Kişi serin ve/veya gölgelik bir yere alınır, fazla giysileri çıkartılır,

* Bilinci yerindeyse (kendi içebilecek durumdaysa); su, ayran gibi içecekler içirilir (1 litre kadar). ASLA ALKOLLÜ İÇKİ İÇİRİLMEZ !

* Durumu düzelmiyorsa veya daha kötüleşiyorsa hemen hastaneye götürülür.

* Tedavi edilmezse sıcak çarpması gelişir.

SICAK ÇARPMASI :

Vücut başa çıkabileceğinden çok fazla ısıya maruz kalmışsa, vücut ısısı, hızla, doku hasarına yol açan düzeye yükselir ve ölümle sonuçlanabilir.

Sıcak çarpmasına yol açabilecek sebepler : kapalı-kötü havalanan-nemli ortamlarda aşırı fiziksel aktivite yapmak, sıcak hava dalgaları esnasında havalandırma sistemleri bulunmayan veya havalandırılmayan binalarda yaşamak (özellikle yaşlılar, bebekler, kalp veya kronik hastalığı olan kişiler risk altındadır), sıcak yaz gününde çocukları kilitli arabada bırakmak, aşırı sıcak ve nem ortamı yükselmiş havalarda dışarıda spor veya ağır iş yapmak.

Havadaki nem oranı % 70 in üzerine çıktığında, ortam neme doyduğundan terleme olmayacağı için, vücuttan ısı kaybı gerçekleşemez dolayısıyla vücut ısısı artar, cilt ısıyı atamadığı için sıcak, kuru ve kızarıktır.

Belirtileri :

- Vücut ısısı hızla yükselir, 39° C üzerindedir,

- Cilt kuru, sıcak ve kızarıktır,

- Kişinin çevreye olan ilgisi hızla azalır, bilinç kaybı gelişir,

- Nabız yavaşlar ve zayıftır,( kan basıncı düşer ),

İlkyardım:

* Vücut 39°C? ye kadar hızla soğutulur, 39°C? den sonra yavaş soğutulur.

Hızlı soğutmada iki soğutma yöntemi bir arada kullanılır :

1- Vücut ıslak çarşafla sarılır veya normal musluk suyu ile ıslatılır,

2- Varsa vantilatör açılır ya da kapı pencere açılarak cereyan sağlanır.

Yavaş soğutmada bu iki uygulamadan sadece biri kullanılır.

* Bilinci yerindeyse, içecek bir şeyler verilir ( kesinlikle alkolsüz içecek olmalıdır) .

* Kişi hemen soğutma işlemine başlanarak hastaneye götürülmelidir, aksi halde ölümle sonuçlanabilir.

ÖNEMLİ:

* Vücut ısısını düşürmek üzere vücuda doğrudan BUZ UYGULANMAZ !

Ya musluk suyuyla duş aldırılır, ya da vücut musluk suyu ile silinir.

* Yarı yarıya sulandırılmış sirkeli su ile vücudun silinmesi, özellikle çocuklarda ve yetişkinlerdeki ateş yükselmelerinde rahatlıkla kullanılabilecek soğutma yöntemidir.

SOĞUĞA MARUZ KALMA :

Vücudun bir kısmı veya tümü soğuğa maruz kalabilir. 0°C veya altındaki soğuk, nem ve rüzgardan vücut etkilenir. Birkaç saat içinde soğuk yarası denilen yaralar oluşabilir. Soğuğun derecesi ve maruz kalınan süre yaranın şiddetini belirler.

Belirtiler:

- Organda hareket azalması, uyuşukluk,

- Şişme, morarma, ağrı,

- Büller (yanıklarda görülen su toplanması) ve yaralar.

İlkyardım:

* Ilık uygulama yapılır, organ ılık -soğuk arası su olan kaba daldırılır ve alıştıkça biraz daha sıcak su ilave edilerek yavaş yavaş ısıtılır. Ya da giysilerle örtülerle sarılarak ısınması sağlanır. ORGAN DOĞRUDAN SICAĞA TUTULMAZ !!! (Sıcak sobaya tutmak gibi)

* Büller patlatılmaz, yaralar steril kuru pansumanla kapatılır.

DONMA :

Genel olarak vücudun tümüyle soğuğa maruz kalması sonucu oluşur. Dokular, soğuğun etkisiyle yeterince kanlanamadığı, dolayısıyla da beslenemediği için sorunlar ortaya çıkar. Soğuğun şiddeti, maruz kalınan süre, giysi ve beden direncine bağlı olarak değişik belirtiler görülebilir.

Belirtiler:

- Başlangıçta deride pürüzlenme, kılların dikleşmesi, karıncalanma ve sızlamalar,

- Deride solukluk ve soğukluk,

- His kaybı,

- Aşırı bitkinlik, uyuşukluk, uyku hali, uykunun derinleşmesi ve katılaşma olabilir

İlkyardım :

* Donmayı önlemek üzere şeker içeriği fazla, sıcak şeyler yedirilir veya içirilir (çikolata, pekmez, çay, çorba vs).

* Giysiler giydirilir veya üstü kalın örtülerle örtülür; ıslak giysileri kuru giysilerle değiştirilir.

* Kişi uyutulmaz, mümkün olduğunca aktif ya da pasif hareket yaptırılır.

* Kişi ılık bir ortama alınarak, ortam ısısı yavaş yavaş yükseltilir.

ASLA YAPILMAYACAKLAR :

* Donmuş kişi doğrudan sıcak ortama, soba yanına alınmaz

* Karla ovulmaz, istenirse hafif yüzeysel, dairesel masaj yapılabilirse de önerilmez

* Uyutulmaz

* Alkollü içecek verilmez

Salmonella Kaynaklı Gıda Zehirlenmeleri

Son yıllarda yeni enfeksiyonların sıklığının azalmış olmasına karşın, özellikle belirli antibiyotiklere karşı direnç gelişteren suşların neden olduğu ve birbirinden ayrı olarak ortaya çıkan yeni salgınlar bildirilmiştir. JAMA da Washington ve California da bu tür üç salgın bildirilmiştir. Salmonella çoğunlukla az pişmiş ya da çiğ yumurta, tavuk, et ve pastörize olmayan yiyecekler yoluyla bulaşır. Korunmak için en iyi yol, bu tür gıda ürünlerini az pişmiş ya da çiğ yememek, mutfak tezgahını, yiyeceği hazırladığınız kapları ve ellerinizi iyice yıkamaktır. sağlıkbozulur.

SALMONELLA


Salmonella, insanlarda ishalli hastalığa neden olan bir bakteri grubudur. Genellikle, hayvan dışkısı bulaşmış yiyecekler yoluyla yayılır. Salmonella nın birçok farklı tipi vardır.


SALMONELLA YA NEDEN OLAN ETKENLER


*Çiğ ya da az pişmiş et, tavuk, yumurta ya da pastörize olmayan süt (pastörize olmayan sütten üretilen ürünler).


*Birçok hayvan kökenli çiğ yiyeceklerde bulunabilir, ancak yiyecekleri pişirmek çoğunlukla Salmonella yı öldürür.


*Gıda ürünleri yıkanmamış mutfak malzemeleri ya da bazı ev hayvanlarının dışkılarıyla temastan sonra ellerin yıkanmaması sonucu da enfekte olabilir.


*Yakın zamanlarda Gıda ve İlaç İdaresi, yaşlıların ve bağışıklık sistemi zayıflamış olanların alfa-alfa filizi yememesini önerdi.


BELİRTİLERİ:


Salmonella ile enfekte kişide enfeksiyondan 12-72 saatte ishal, ateş ve karında kramp gelişebilir. Hastalık (salmonelloz) çoğunlukla 4-7 gün sürer ve hastaların çoğu tedavisiz iyileşir. Ancak bazı kişılerde hastalık, hastaneye yatırılmayı ve antibiyotik kullanmayı gerektirebilecek kadar ağır olabilir. Yaşlılar, bebekler ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler bu grupta yer alır.


HASTALIKTAN KORUNMA YOLLARI


*Tavuk, et ve yumurtayı yemeden önce iyice pişirin.


*Çiğ ya da az pişmiş tavuk, et, yumurta ya da pastörize olmayan sütten üretilen yiyecek, içecek ve diğer gıda ürünlerini yemeyin.


*Sebzeleri yemeden önce bol suyla yıkayın.


*Çapraz bulaşmayı önlemek için sebze, pişmiş ya da hazır yiyecekleri, pişmemiş yiyeceklerle çiğ yumurtadan ayrı bir yere yerleştirin. Çiğ yiyecekleri hazırladıktan sonra ellerinizi, bıçakları, tezgahı ve diğer mutfak malzemelerini iyice yıkayın.


*Yiyecekleri hazırlamadan önce ve hayvan dışkısıyla temas ettikten sonra ellerinizi iyice yıkayın.
 
www.saglikpasaji.com